İğne bile üretemeyecek haldeki bir devleti uçak üretebilen bir dinamiğe çeviren Atatürk Devrimleri’ni takipten vaz geçmeye başlayan Türkiye, bu dinamiği kendi eliyle durdurmuş ve uçak fabrikalarını kapatmıştı. ( konuyu içeren eski bir yazım şurada)
Daha sonra kendi otomobilini yapmak için bu devinimi yeniden yakalamaya çalışan Türkiye, Devrim isimli %100 Türk mühendisi ve işçliği ile 129 günde 0’dan bir otomobil yapmayı başarmıştır.
Devrim, ilk ve tek yerli otomobilimiz:
Devrim hakkında geniş bilgiye buradan ulaşabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Devrim_(otomobil)
Ancak ne yazık ki uçakların başına gelen “kader” bu otomobillerin de başına gelmiş ve serii üretime geçemeden, prototip olarak kalmaları sağlanmıştır.
Daha sonraları “yerli” otomobil olarak tanıtılan ama know-how’ı ( yani, nasıl yapılır’ı) ingiltere ford’dan alınmış ( onun prototip araçlarından birisi deney olarak sunulmuş) olan Anadol sahneye çıktı.
Anadol, Türkiye’de yabancı sermayenin kendi markalarını ucuz iş gücüyle üretilebileceğinin bir demosu olarak başarıyla hayata geçirildi. Neredeyse yok sattı. Halen daha üretimden kalkalı uzun yıllar olamasına rağmen trafikte Anadol görmekteyiz.
Anadol sayesinde, artık Ford’un, Toyota’nın, Fiat’ın, Renault’un ve bir çok firmanın otomobillerinin bazı modelleri burada üretilmekte…
Şimdilerde ise yine bir yerli otomobil sevdasına düşülmüş, ancak durum görüldüğü üzere fiyasko olmuştur.
Türk mühendislerine, tasarımcılarına, otomotivcilerine, otomobil sevdalılarına hakaret gibi hem de… halkı aptal yerine koyarcasına.
Nerede, “Türk Milleti zekiidir, Türk Milleti çalışkandır” diyen Atatürk ve O’nun devrimlerinden yola çıkarak uçak ve otomobil üreten görüş ve zihniyet?
Şimdi “Bizden icat mucit çıkmaz, biz ara eleman ülkesiyiz” diyen, ne halkını tanıyan, ne halkına güvenen, kibirli makam sahipleri ve onları takip eden cahil bir güruh ve sunulan masallar.
Nereden, Nereye?